MHP başkanı Devlet Bahçeli’nin küme toplantısındaki konuşmasında, “Üniversite imtihanlarını kaldıracağımız günler de çok uzak değildir” kelamları imtihanların kaldırılması konusunu tekrar gündeme getirdi.
Medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle Hacettepe Beyaz Konut’ta bir ortaya gelen Yükseköğretim Konseyi (YÖK) Lideri Prof. Dr. Erol Özvar, “üniversite imtihanının kaldırılması” tartışmalarına ait açıklamalarda bulundu.
“Şu anda rastgele bir hazırlığımız yok” diyen Özvar, “Sayın Cumhurbaşkanımızın bizlere bir talimatı olursa bu mevzuda çalışabiliriz, imtihanlar konusunda alternatif çalışmalar yapabiliriz” tabirlerini kullandı.
Özvar imtihanların kaldırılmasına ait şunları kaydetti:
“Dünyada üniversiteye seçme ve yerleştirme tarzları farklı olabiliyor. Kimi ülkelerde rastgele bir genel imtihan yapılmıyor. Çocuklar birinci, orta eğitimi boyunca ortaya koydukları akademik muvaffakiyetle üniversitelere müracaat ediyorlar, üniversiteler kendi içinde bu öğrencileri kıymetlendirerek seçim yapabiliyor. Bizim üzere ülkelerde de genel bir üniversite giriş imtihanı yapılıyor. Bizde yapılmasının sebebi üniversiteye erişmek isteyen aday sayısının çokluğu. Burada olağan siyasalların iradesi değerlidir. Bu hususta Sayın Cumhurbaşkanı’mızın bizlere bir talimatı olursa, biz bu mevzuda çalışabiliriz. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın bu mevzuda bir iradesi olursa, imtihanlar konusunda alternatif çalışmalar yapabiliriz.”
Özvar, Türkiye’nin yükseköğretime giriş imtihanlarında büyük bir deneyimi olduğunu, bunun hizmet ihracatı bakımından pazarlanabilecek eserlerden sayılabileceğini kaydetti.
Üniversite imtihanının kaldırılmasına ait bir gündemlerinin şu an olmadığını bildiren Özvar, “Bu sistemin bir bütün olarak inşa edilmesi lazım. Bütün ortaöğretim ve yükseköğretimi bir bütün olarak kıymetlendirerek fakat yapabileceğimiz bir iştir bu. Bizim şu anda rastgele bir hazırlığımız yok. Biz evvel 2023 yerleştirme süreçlerini tamamlamak, ondan sonra neticeyi görmek istiyoruz” dedi.
ÖĞRETİM ELEMANLARININ ÖZLÜK HAKLARI
Özvar, öğretim elemanlarının özlük haklarına ait bir soru üzerine, şunları kaydetti:
“Asgari fiyatla alakalı hoş bir çalışma meydana geldi. Kamuda bütün çalışanlarla alakalı hükümetimizin üniversite öğretim elemanlarını da içine alacak formda bir düzenleme hazırlığı içinde olduğunu biliyorum. Biz de ilgili muhataplarımızla üniversitelerimizde çalışan gerek akademik gerek idari işçinin özlük haklarıyla ilgili aktüel durumu paylaşıyoruz. Bu mevzuda iyileştirmeler yapılması için Cumhurbaşkanlığı nezdinde gerekli teşebbüslerde bulunduğumuzu söylemek isterim.
Bir profesör şu anda net 32-33 bin lira alıyor. Doçent 27-28 bin lira, araştırma vazifelileri 18-20 bin lira civarında. Sıhhat çalışanlarıyla alakalı üniversitelerde birkaç ay evvel Sayın Cumhurbaşkanı’mızın takdirleriyle yürüttüğümüz bir çalışma vardı. Üniversitelerin sıhhat alanındaki akademisyenlerde önemli bir uygunlaştırma meydana geldi. İnşallah o güzelleştirmenin sıhhat dışında kalan başka akademik programlarda çalışan öğretim elemanlarını da yakın vakitte teşmil edeceğini umuyoruz. Bunu ilgili muhataplarımızla paylaştık. Onlar da mevzuyu çok düzgün biliyorlar. Biz üniversiteleri kamuda çalışan öteki istihdam edilenlerden başka gayrı görmüyoruz. İnşallah üniversite öğretim elemanlarıyla da alakalı gerekli çalışmanın sonucunun önümüzdeki bir iki ay içinde alınacağına, başka kamu çalışanlarıyla birlikte onların özlük haklarında da değerli iyileştirmeler meydana geleceğine inanıyoruz.”
YÜKSEKÖĞRETİMDE KAYITLI ÖĞRENCİ SAYISI 6 MİLYON 950 BİN
Türkiye’de yükseköğretime ait yeni dataları paylaşan Özvar, 2022-2023 eğitim-öğretim yılı prestijiyle yükseköğretimde kayıtlı toplam öğrenci sayısının 6 milyon 950 bin 142 olduğunu bildirdi.
YKS’YE 34 YAŞ ÜSTÜ 168 BİN BAYAN ADAY BAŞVURDU
Bu yıl 34 yaşını tamamlamış bayanlara yükseköğretimde genel kontenjanı bozmadan ek kontenjan ayırdıklarına işaret eden Özvar, bu kapsamda 168 bin bayanının bu yıl Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) girdiğini kaydetti.
Depremzede adaylar için sarsıntı bölgesindeki üniversitelerde ek kontenjan ayırdıklarını belirten Özvar, bu biçimde 21 bin kişilik kontenjan ayrıldığını söyledi.
1984 yılında 20 bin 333 olan öğretim elemanı sayısının bugün 184 bin 702’ye ulaştığını kaydeden Özvar, “Türkiye bir taraftan yükseköğretim kapasitesini artırırken başka taraftan ülkenin en yetişmiş, nitelikli nüfusuna da üniversitelerde yer açmış oluyor. Son yıllarda bayan öğretim elemanlarının sayısında bir artış meydana geldi. Bayanların oranının en yüksek olduğu kategori, araştırma vazifelisi. Araştırma vazifelilerinin yüzde 52’si bayanlardan meydana geliyor. En düşük olduğu oran ise profesör. Bu mevzuda da vakte muhtaçlık var.” tabirlerini kullandı.
Özvar, lisans, ön lisans ve açık öğretim olmak üzere üniversitelerin bu yılki kontenjan sayısının 1 milyon 73 bin 404 olduğunu bildirdi.
VAKIF ÜNİVERSİTELERİNDE FİYAT ARTIŞI
Özvar, vakıf üniversitelerinin yaptıkları yüksek fiyat artışlarıyla ilgili soruya, “Şikayet geldikçe şikayet olan üniversiteye denetleme konseyinden denetçi göndermeye başladık. Birtakım öğrencilerden şikayet geldi, oraya kontrol yapan arkadaşlarımızı gönderiyoruz. Bu bahiste vakıf üniversitelerimizden Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu dikkate almak suretiyle öğrencilerimizi üzmeden, ailelerini, velilerini dikkate alarak bir artış yapmalarını bekliyoruz. Üniversitelere yazı gönderiyoruz ve evvelki yıllardaki artışları dikkate alan oranlarda tahsil fiyatlarında artışa gitmelerini bekliyoruz ve istiyoruz. Orada istediğimiz şu, TÜFE-TEFE, buna dikkat edin. Bu değerli. İnanıyorum vakıf üniversitelerimiz bu hususta hassas olmayı sürdürecektir. Bu çeşit durumlar ortaya çıkarsa da bunları yakından takip ediyoruz.” karşılığını verdi.
YAPAY ZEKA ÜNİVERSİTESİ KURULABİLİR Mİ?
Özvar, yükseköğretimde yapay zekanın kullanımına ait bir soru üzerine, “Birkaç yıldan beri bu saha üzerinde çalışıyoruz. Yapay zeka üzerine çalışan bir komitemiz var. Bu o kadar önemli bir sıkıntı ki sonuçları üzerine çalışan arkadaşlarımız var. Mesela yapay zeka kullanarak imtihan, araştırma yapan, makale yazan, ödev hazırlayan öğrenci, akademisyen yahut idari işçiyle alakalı, bu işin etiğini, hukukunu ve tekniğini Türkiye’de bizim kurmamız gerekiyor. ‘Yapay zeka yükseköğretime nasıl etki eder?’, ‘Türkiye’nin kendine mahsus bir yapay zeka modeli olabilir mi?’, bunlar üzerinde tartışmalar Yükseköğretim Şurası’nda devam ediyor. Bu, olağanüstü değerli bir mevzu. Hatta bir yapay zeka üniversitesi kurulabilir mi, kendi ortamızda bu türlü soruları tartışıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
